Daily Archives: Ağustos 28, 2013

İlk Yardım

ilkyardim

İlk Yardım Nedir?

Herhangi bir kaza veya hayatı tehlikeye düşüren bir durumda, sağlık görevlilerinin yardımı sağlanıncaya kadar, hayatın kurtarılması ya da durumun kötüye gitmesini önleyebilmek amacı ile olay yerinde, tıbbi araç gereç aranmaksızın mevcut araç ve gereçlerle yapılan ilaçsız uygulamalardır.

Acil Durumda Aranacak Numaralar

110 – İtfaiye
112 – Acil yardım (Ambulans)
154 – Trafik
155 – Polis İmdat
156 – Jandarma

İlk Yardımcının Müdahale ile İlgili Yapması Gerekenler;

• Yaralıların durumunu değerlendirmek ve öncelikli müdahale edilecekleri belirlemek,
• Yaralının korku ve endişelerini gidermek,
• Yaralıya müdahalede yardımcı olacak kişileri organize etmek,
• Yaralının durumunun ağırlaşmasını önlemek için kendi kişisel olanakları ile gerekli müdahalelerde bulunmak,
• Kırıklara yerinde müdahale etmek,
• Yaralıyı sıcak tutmak,
• Yaralının yarasını görmesine izin vermemek,
• Yaralıyı hareket ettirmeden müdahale yapmak,
• Yaralının en uygun yöntemlerle, en yakın sağlık kuruluşuna sevkini sağlamak (112). (Ancak, ağır yaralı bir kişi, hayati tehlikesi olmadığı sürece asla yerinden hareket ettirilmemelidir!)

 İlk Yardım Çantasında Hangi Malzemeler Bulunmalıdır?

1. Suni solunum maskesi 1 Adet
2. Büyük sargı bezi (10 cmX3-5 cm) 2 Adet
3. Steril hidrofil gaz bezi (10×10 cm 50 lik) 1 Kutu
4. Üçgen sargı bezi 3 Adet
5. Hidrofil pamuk (70 gr) 1 Paket
6. Flaster 1 Adet
7. Çengelli iğne 10 Adet
8. Makas 1 Adet
9. Elastik bandaj (6-8 cm enli) 1 Adet
10. Yara bandı 10 Adet
11. Tıbbi eldiven 2 Çift
12. Açık renk plastik örtü 1 Adet
13. Not defteri 1 Adet
14. Kurşun kalem 1 Adet
15. İlk yardım el kitabı 1 Adet
16. El feneri 1 Adet
17. Düdük 1 Adet
18. Cımbız 1 Adet
19. Malzeme listesi 1 Adet
20. Alüminyum yanık örtüsü 1 Adet

 

Ağız ve Diş Sağlığı

cocuklarda-agiz-ve-dis-sagligi-denizli

Tüm sağlık konularında olduğu gibi diş hastalıklarında da tedaviden çok koruyucu önlemlere ağırlık verilmesi gerekliliği genel kabul görmektedir. Toplumun anne adayından başlayarak, gebelik döneminde annenin ve bebeğin ergenlik dönemi dâhil düzenli diş hekimi kontrolleri, eğitim ve koruyucu sağlık hizmetleri yoluyla ağız ve diş sağlığı bilgilerinin arttırılması, doğru tutum ve davranış alışkanlıklarının oluşturulması sağlanarak hastalıkların yaygınlığı ve şiddeti azaltılabilir. Böylece tedavi edici diş hekimliğine başlama yaşı yükseltilerek bireylerin yaşam kalitesi arttırılabilir.

Bütün hastalıklarda olduğu gibi ağız ve diş sağlığı ile ilgili problemlerde de erken tanı konulup tedavi edilirse başarılı olma şansı artar. Çocukluk dönemi sağlık alışkanlıklarının geliştirilmesi için uygun bir dönemdir. Sağlıklı bilgi, tutum ve davranışlarını geliştiren çocuklar çevrelerindeki bireyler için de eğitici olabilirler.

Bu bağlamda ağız ve diş sağlığını korumak, diş çürükleri ve dişeti hastalıklarından korunmak ve yaygınlığını azaltmak, küçük yaşlarda edinilen diş fırçalama alışkanlığı ile mümkündür. Düzenli diş fırçalama, doğru beslenme, koruyucu diş tedavi uygulamaları ve düzenli diş hekim kontrolü ağız diş sağlığının temelini oluş­turmaktadır.

Bebeklerde ağız ve diş bakımı, ilk süt dişlerinin ağız içerisinde görülmesi ile başlar. Bebekler ilk süt dişleri sürmeye başladığında ilk diş hekimi muayenesi için diş hekimine kontrole götürülmelidir.

Diş çürüğü hayat boyu maruz kalınabilen bir hastalık olduğu için koruyucu yöntemlerin de hayat boyu devam etmesi gerekmektedir. Bu nedenle ilk dişlerin ağız içinde görülmesi ile birlikte diş çürüğünün erken tanısı ve koruyucu işlemler açısından senede iki kez düzenli olarak diş hekimi kontrolleri alışkanlık haline getirilmelidir.

Dişlerimizi düzenli olarak fırçalamadığımızda, dişler üzerinde oluşan diş(bakteri) plağı, plak boyayıcı ajanlar kullanılarak gözle görülebilir bir hale gelmektedir. Diş(bakteri)  plağı dişe yapışık halde bulunduğu için sadece diş fırçalama ile uzaklaştırılabilir. Dişlerimiz fırçalamadığında dişler üzerinde oluşan bakterileri barındıran diş(bakteri) plağı, diş etinde sorunlara ve diş çürüklerine yol açar.

7 yaşından itibaren çocuklar bezelye tanesi büyüklüğünde yetişkin diş macunu ile kendi başına diş fırçalamaya başlamalıdır. Çocuklarda çürük veya travma sebebiyle erken süt ve daimi diş kaybı tespit edilen durumlar yer tutucu açısından diş hekimine tarafından değerlendirilmelidir.

Çocuk Sağlığı Ve Beslenme

cocuk

 

Doğumdan 6. Aya kadar:
Bebek 6. Ayın sonuna kadar sadece anne sütüyle beslenmelidir.
Başka hiçbir besin ya da içecek ( su, çay, meyve suyu, inek sütü, ticari mama) verilmemelidir.
Bebek her istediğinde, gece ve gündüz, günde toplam en az 8 kez emzirilmelidir.

6. Aydan 12. Aya kadar:
Bebek her istediğinde emzirilmelidir.
Emzirme yanında besleyici ek besinler yeterli miktar ( her bir öğünde en az 1 çay bardağı ) ve sıklıkta ( anne sütü alanlarda 3 öğün, almayanlarda 6 öğün verilmelidir.
Sıvı yağ ile hazırlanan sebze ve tahıl çorbaları ( patates, pirinç, mercimek, bulgur ve benzeri)
Yumurta sarısı ya da kıyma, sebze eklenmiş pirinç ya da bulgur ile hazırlanmış yemekler ( etli dolmalar, sulu köfte ve benzeri )
Yoğurtlu çorbalar ( tarhana, yayla ) ve ekmek
Mercimek, pirinç, bulgur, havuç, patates, domates, kuru soğan, sıvı yağ ile hazırlanan çorbalar ve ekmek
Muhallebi ya da sütlaç ( pirinç unu, pirinç, yumurta, süt, şeker, sıvı yağ, şeker ile hazırlanmış)
Taze meyve suyu ya da püresi
Pastörize sütten yapılmış, tuzu alınmış peynir, ekmek ve pekmez ya da reçelle kahvaltı
İçecek olarak kaynatılmış soğutulmuş su, ayran, taze sıkılmış meyve suyu verilmelidir.

12. Aydan 2 Yaşa kadar:
Bebek her istediğinde emzirilmelidir.
Emzirme yanında besleyici ek besinler yeterli miktar ( her bir öğünde en az 1 çay bardağı ) ve sıklıkta ( anne sütü alanlarda 3 öğün, almayanlarda 6 öğün verilmelidir.
Peynir, ekmek ve taze sebze ( domates, biber ve benzeri )
Sıvı yağ ile hazırlanmış kıymalı ( ya da tavuklu ) sebze yemeği (patates, kabak ve benzeri ) ve yoğurt, ekmek
Sıvı yağ ile hazırlanan kıymalı çorbalar (sebze ve tahıl, kuru baklagil çorbaları )
Sıvı yağ ile hazırlanan kuru baklagil yemeği ( kuru fasulye, nohut ) ve ekmek ( pirinç pilavı, bulgur pilavı )
Yumurta sarısı ya da kıyma, sebze eklenmiş pirinç ya da bulgur ile hazırlanmış yemekler ( etli dolmalar, sulu köfte )
Yoğurtlu çorbalar ( tarhana, yayla ) ve ekmek
Izgara köfte, pilav (makarna, patates )
Yumurta, domates, biber, peynir, sıvı yağ ile hazırlanan menemen
Yumurta, peynir ( ya da domates, biber, patates, haşlanmış havuç ) ile hazırlanan omlet ve ekmek
Mevsimine göre taze sebze, meyve
İçecek olarak kaynatılmış soğutulmuş su, ayran, taze sıkılmış meyve suyu verilmelidir.

2 Yaş ve sonrası:
Günde 3 kez ailenin yediği besinlerden verilmelidir.
Bir öğünde alacağı yemek miktarı 1,5 su bardağıdır.
Her verilen yemeğe tavuk, balık, yumurta, peynir gibi besinlerden biri sıvı yağ ile birlikte katılmalıdır.
Günde iki ara öğün verilmelidir.
Ara öğün olarak taze sebze, meyve, inek sütü, yoğurt, peynir, ekmek verilebilir.
İçecek olarak kaynatılmış soğutulmuş su, ayran, taze sıkılmış meyve suyu verilmelidir.

Gebelik

gebelik-testi

Gebe İzlemleri

Birinci  İzlem

(Gebeliğin 14. haftasında veya ilk 14 hafta içerisinde,  süresi 30 dakika olmalı)

Öykü Alma

Kişisel bilgilerini alma

  • T.C Kimlik Numarası (biliniyorsa)
  • Yaş (Doğum tarihi)
  • Adres ve telefon numarası
  • Medeni hali
  • Akraba evliliği/derecesi
  1. Birinci derece akraba (kardeş çocukları arasında)
  2. İkinci derece akraba  (kardeş torunları arasında)
  • Yaşadığı ev tipi,büyüklüğü ve hane halkı sayısı
  • Yaşadığı mekanın alt yapı koşulları; tuvalet, su kaynağı
  • Yaşadığı mekanın elektrik ve ısınma  kaynağı
  • Eğitim düzeyi
  • Ekonomik kaynakları;
  1. Kendi mesleği ve çalışma durumu
  2. Eşinin mesleği ve çalışma durumu
  • Yaşadığı yerin en yakın sağlık kuruluşuna uzaklığı
  • Ulaşım şartları
  • Sosyal güvencesi

 Tıbbi öykü alma

  • Kronik sistemik hastalıklar
  • (Diabetes Mellitus, hipertansiyon, kardiyovasküler hastalıklar,
  • kr.böbrek hastalığı, epilepsi, tiroid hastalıkları vb.)
  • Geçirilmiş veya tedavisi sürmekte olan enfeksiyon hastalıkları
  • (Tüberküloz, Brucella, paraziter hastalıklar, vb)
  • Cinsel Yolla Bulaşan Enfeksiyon (CYBE) öyküsü
  • Madde bağımlılığı
  • Toprak vb yeme
  • Psikiyatrik hastalıklar
  • Kan transfüzyonu
  • Talasemi taşıyıcılığı
  • Geçirilmiş operasyonlar
  • Geçirilmiş jinekolojik operasyonlar
  • ( Histerotomi, myomektomi vb)
  • İlaç allerjisi
  • Aile öyküsü
  • (Diabetes mellitus, tekraralayan fetal anomaliler, çift
  • yumurta ikizi vb.)
  • Sürekli kullanmak zorunda olduğu ilaçlar
  • (Antiepileptikler, insülin, antihipertansifler vb).
  • Gebelik öncesi kullanılan aile planlaması yöntemi

İnfertilite mevcut ise süresi, gördüğü tedaviler

Obstetrik öykü (Daha önceki gebelikleri ile ilgili)alma

Bu gebeliği dahil toplam gebelik sayısı ( Gravida)

Daha önceki doğum sayısı (Parite)

Yaşayan çocuk sayısı

Son gebeliğin sonlanma tarihi-yeri

Gebenin her gebeliği ile ilgili öyküsünün ve gebelik sonucunu aşağıdakilere göre irdelenmesi;

  1. Doğumların kim tarafından nerede yapıldığı
  2. Gebeliklerin sonlanma şekli ve gebelik haftası (Canlı doğum, ölü doğum, kendiliğinden düşük,  isteyerek düşük, ektopik gebelik, mol gebelik)
  1. Bebek ölümü ve nedenleri
  2. Çocuk ölümü  ve nedenleri
  3. Prematür doğum
  4. Postmatür doğum
  5. İkiz veya çoğul gebelik
  6. Tekrarlayan birinci trimester düşükleri
  7. Tekrarlayan ikinci trimester düşükleri
  8. Yasal tahliye ve isteyerek düşük ve komplikasyonları
  9. Gebelik sırasında yaşanan komplikasyonlar (Kanama, preeklampsi,eklampsi, gestasyonel diyabet, tromboz, emboli)
  10. Doğum sırasında yaşanan komplikasyonlar (Plasentanın erken ayrılması, plasenta previa, makat, transvers ve diğer  prezentasyon anomalileri, uzamış doğum eylemi, üçüncü derece perine yırtıkları ve masif kanama, plasentanın elle çıkarılması )
  11. Doğumun şekli (Normal doğum, sezaryen doğum, forseps veya vakumla müdahaleli doğum)
  12. Doğum sonrası dönemde yaşanan komplikasyonlar

(Sepsis, kanama, depresyon, meme absesi vb.)

  1. Daha önceki canlı doğumlara ait yaşanan komplikasyonlar (Hidrops Fetalis, resüsitasyon veya başka tedavi almış yenidoğan, kromozomal anomali veya malformasyon,  düşük doğum ağırlığı, intrauterin gelişme geriliği ve makrozomi)
  2. Daha önceki canlı doğumlara ait bilgiler (cinsiyeti, doğum ağırlığı, anne sütü alma süresi)
  3. Tetanoz toksoid immünizasyon uygulaması

Yaşlılık ve Beslenme

yaslilik

Yaşlılığa bağlı hastalıkların önlenmesinde, geciktirilmesinde ve te­davi edilmesinde beslenme etkin bir rol oynamaktadır. Yeterli ve dengeli beslenme, fonksiyonel durumun sürdürülmesi ve sakatlıklardan korun­mada önemlidir.

Yaşlılıkta enerji ihtiyacı, hastalıklar, sakatlanma ve kırıklara bağlı olarak artabilir. Enerji ihtiyacının arttığı bu gibi durumlarda yetersiz beslenilmesi kronik beslenme yetersizliği denilen duruma neden olmaktadır. Yetersiz beslenme, kronik hastalıkların görülme sıklığını ve bu hastalıklara bağlı ölümleri artırır. Yaşlılık döneminde beslenme durumu, yaşlanma süreci boyunca vücutta meydana gelen değişikliklerden, kronik hastalıklardan, kullanılan ilaçlardan, fiziksel, psikolojik, sosyal ve ekonomik durumdan etkilenir.

Normal koşullarda, yaşlanma sürecinin doğal bir sonucu olarak ortaya çıkan bu değişikliklere beslenmenin gereksinimlere uygun planlanması, düzenli fiziksel aktivite yapılması, sigara içilmemesi gibi koruyucu önlemlerle uyum sağlanabilir.

Ancak yaşla birlikte görülme sıklığı artan yüksek tansiyon, kalp-damar hastalıkları, böbrek hastalığı, şeker hastalığı gibi kronik hastalıkların varlığında bu hastalıklara özel diyetlerin uygulanması gerekmektedir.

Yaşlılıkta Alınması Gereken Besin Ögeleri ve Miktarları;

Besin öğesi, besinlerin bileşiminde bulunan kimyasal maddelerdir. Be­sinler yendikten sonra sindirim organlarında besin öğelerine parçalanır ve vücutta öyle kullanılırlar. İnsanın büyüme, gelişme sağlıklı olarak yaşamını sürdürebilmesi için 40’dan fazla türde besin öğesine ihtiyacı vardır.

İnsanların ihtiyacı olan bu besin öğeleri şunlardır:

1. Proteinler

2. Yağlar

3. Karbonhidratlar

4. Vitaminler ve Mineraller

5. Su

Obezite ve Beslenme

obezite

Vücut ağırlığının olması gerekenden daha fazla olmasıdır. Bu durumda yağ dokusunun oranı diğer dokulara göre artmıştır. Şişmanlık, klinik muayeneler, boy ve ağırlık ölçüleri alınıp bununla ilgili standartlarla kıyaslanması, deri kalınlığının ölçülmesi gibi yöntemlerle saptanır.

Bir kişinin vücut ağırlığı beden kitle indeksi ile ilgili standart değerler kullanılarak hesaplanır.

Beden Kitle İndeksi ( BKİ ) = Vücut Ağırlığı (kg) / Boy (m²)

BKİ (kg/ m²) <19.9 Zayıf

20.0-24.9 Normal

25.0-29.9 Hafif şişman

>30.0 Şişman

Örnek: 1.5 m boyunda bir kadının ağırlığı ne kadar olmalıdır?

Ağırlık (kg) = standart değer x Boy (m2) = 20 veya 25 x (1.5) ² = 45-46 kg

Bu kadının ağrılığı 45 ile 56 kg arasında olduğunda normal kabul edilir.

Zararları: Bugün şişmanlık bir hastalık olarak kabul edilmektedir. Çünkü şişmanlık çeşitli yönlerden bireyin sağlığını etkilemektedir.

1. Ağır bir vücudun taşınması güçtür. Özellikle orta yaşlı ve yaşlılarda ağır vücudun taşınması eklemlerde ağrıların artmasına yol açar.

2. Özellikle gençlerin şişman olması onların psikolojik olarak olumsuz etkilenmelerine neden olur. Birey çirkin ve herkes tarafından gülünç karşılandığı fikrine kapılabilir.

3. Şişmanlık, kas hareketlerinin verimini azaltır, fiziksel hareketsizliğe yol açar.

4. Kalp, damar hastalıklarına ve hipertansiyona neden olur.

5. Çeşitli organların bozukluğu sonucu, yaşam süresinin kısalmasına neden olur.

Şişmanlığın Nedenleri:

Şişmanlık uzun süren bir enerji dengesizliği sonucudur.

Bunun belli başlı nedenleri:

1. Fazla yeme,

2. Fiziksel hareketlerin azlığı,

3. Psikolojik buzukluklar,

4. Metabolik ve hormonal bozukluklardır.

Şişmanlığın Önlenmesi ve Tedavisi:

1. Zayıflamak isteyen kişi, harcadığından daha az kalori almalıdır.

2. Kişinin yediği besinler protein, vitamin ve minerallerden yeterli olmalıdır.

3. Doyurucu ve bireyin beslenme alışkanlığına uygun besinler seçilmelidir.

4. Diyetle birlikte beden hareketleri arttırılmalıdır.

Hızlı zayıflayan kişi verdiği kiloları kısa sürede geri alır. Bu nedenle haftada 0.5-1 kg. veya ayda 4 kg. zayıflamak en uygundur.

Fiziksel Aktivite

fizikselaktivite

Sağlık, kaliteli yaşamın olmazsa olmaz koşulu olarak kabul edildiğine göre, teknolojik gelişmelerle günlük aktivite yoğunluğunu azaltmak her ne kadar yaşamı kolaylaştırsa da uzun vadede HAREKETSİZ bireylerin sayı­sını arttırmakta ve sağlığı olumsuz etkilemektedir.

Hareketsiz yaşam, günlük alışverişini bile bilgisayar başında sanal marketlerden gerçekleştiren modern toplum için en önemli problemlerin başında yer almaktadır. Giderek daha az mesafeler boyunca yürüyen, ev dışı aktivitelere daha az katılmaya başlayan kitleler, gün içersinde harcadığı enerji miktarını azaltırken, beslenme sıklığı ve miktarını değiştirmemektedir. Sonuçta, fiziksel aktivite yetersizliği vücut üzerindeki olumsuz etkileri­nin yanı sıra, vücut ağırlığında artışa neden olur. Obezite (şişmanlık) mo­dern toplumların karşı karşıya kaldığı diğer bir önemli problemdir.

Ne Yapılmalı?

Çocukluk çağından itibaren düzenli aktivite alışkanlığı kazandırmak, egzersizi günlük yaşamın vazgeçilmez bir parçası haline getirmek ve en azından her birey için günlük bedensel aktivite miktarını arttırmak bireysel sağlığımızın korunması ve ileride karşılaşılacak sağlık tehditlerinin azaltıl­ması konusunda oldukça büyük öneme sahiptir.

Hangi Aktiviteler Fiziksel Aktivite Olarak Kabul Edilir?

Fiziksel aktivite günlük yaşam içerisinde kas ve eklemlerimizi kullana­rak enerji tüketimi ile gerçekleşen, kalp ve solunum hızını arttıran ve farklı şiddetlerde yorgunlukla sonuçlanan aktiviteler olarak tanımlanabilir.

• Yürümek

• Koşmak

• Sıçramak

• Yüzmek

• Bisiklete binmek

• Çömelmek – kalkmak

• Kol ve bacak hareketleri

• Baş ve gövde hareketleri

gibi temel vücut hareketlerinin tümünü ya da bir kısmını içeren çeşitli spor dalları, dans, egzersiz, oyun ve gün içersindeki aktiviteler fiziksel ak­tivite olarak kabul edilebilirler.

Anne Sütü ve Emzirme

 

annesutu

Anne Sütü bebeğimizin yaşamında doğumundan sonraki beklide en büyük mucizedir. Ona yaşamındaki en iyi başlangıcı sağlamaktadır. Dünyada her yıl 1 milyondan fazla bebek ve çocuk anne sütü ile beslenemediği için ishal, solunum yolu enfeksiyonları ve benzeri diğer enfeksiyonlardan dolayı kaybedilmektedir. Bebeğinizi doğumdan itibaren 6 aylık olana kadar tek başına anne sütü ile beslenmesi ve sonrasında ise ek besinlerle birlikte olmak şartıyla en az 2 yaşına kadar da anne sütü ile beslenmeye devam ettirilmesi Dünya Sağlık Örgütü tarafından da önerilmektedir.

İlk defa bebeğinizi emzirdiğinizde zorlansanız da, hatta göğüsleriniz acıyıp, “Bu bir kâbus olmalı” diye düşünseniz de, artık anne sütünün yararı hakkında bütün dünya aynı fikirde. Üstelik ilk bir aydan sonra, siz ve bebeğiniz emzirme işlemini öğreneceğinden; sıkıntı ve zorluklar yerini keyfe ve bebeğinizi sadece anne sütüyle doyurabilmenin gururuna dönüşecektir.  Anne sütü ile emzirme ne kadar uzun ise anne sütünün bebek ve anne için faydaları da o kadar fazla olur ve o kadar uzun sürer. Bu faydalardan kısaca bahsedersek zira faydalarını sayfalarca anlatmak mümkündür en önemlileri şunlardır;

Bebek için faydaları:

Bebeğinizi bazı hastalıklar ve enfeksiyonlardan korumaya yardımcıdır. İçerdiği koruyucu maddeler nedeniyle anne sütü alan bebeklerde kulak enfeksiyonu, allerjiler, kusma, ishal, bronşit, bronşiolit, menenjit daha az sıklıkta görülür. Anne sütünün içeriği bebeğin değişen ihtiyaçlarına göre değişim gösterir. Sabah ile akşam içeriği farklıdır. İlk ayda üçüncü aydan daha farklıdır. Bebek prematüre doğmuşsa prematüre bebeğin ihtiyaçlarına göre farklılık gösterir. Bebek için sindirilmesi en kolay olan besindir. Bu nedenle bebekler daha sık beslenmek ister ve daha iyi kilo alırlar. Ayrıca karın ağrısı, gaz sancısı ve kabızlık daha az sıklıkta görülür. Anne sütü alan bebeklerde “ani beşik ölümü sendromu (SIDS)” daha az sıklıkta görülür. Temas, sıcaklık ve yakınlık sağlayarak emzirme ile anne ve bebek arasında özel bir bağ oluşur. Bebeğin ruhsal gelişimi için faydalıdır. Hazırlama zahmeti yoktur ve istediğiniz her zaman mevcut, kullanıma hazır, temiz ve uygun sıcaklıktadır. Maliyeti yoktur. Çevre kirliliğine yol açmaz. Emzirme ile en iyi çene, dişeti ve diş gelişimini sağlanır.

Anne için faydaları: Kalori yakmanızı sağlayarak doğum öncesi kilonuza dönmenize yardım eder. Over (yumurtalık) ve göğüs kanseri riskini azaltır. Kemik yoğunluğunu artırır. Adet kanamalarının başlamasını geciktirir. Doğum sonrası rahimin normal boyutlarına dönmesine yardım eder. Bebeğiniz ve sizin için bu kadar çok faydaları olan bir besinin çocuğumuza vermemeyi düşündürecek bazı zorluk ve sıkıntılar yaşayabiliriz. Emzirirken ona doğanın sunduğu en iyi besini verdiğimizi asla unutmamamız gerekir. Bu nedenle, ilk günlerde bazı zorluklar yaşasanız bile pes etmeyin. Sonuçta emzirebilmek ve yaşamın ilk 6 ayı boyunca anne sütü verebilmek sizin bunu yapma arzu ve inancınıza bağlıdır. “Ben bunu yapacağım” dediğinizde işin büyük kısmı çözülür. Bu yeni durumu bebeğinizle birlikte yaşayıp öğreneceksiniz. Önceleri nasıl emeceğini bilmiyor ve uzun süre emmeye uğraşıyorsa üzülmeyin, biraz sabırlı olun. İlk haftaları atlattıktan sonra, bebeğinizi aylar boyunca başarı ile emzireceksiniz.

Bebeğiniz emmeye başladıktan sonra yanma veya acı hissederseniz bebek memeyi yanlış yakalamış olabilir. Bu durumda derin bir nefes alıp gevşemeye çalışın. Bebeğiniz huzursuz ve sinirleniyor ise pozisyon ve tekniğinize mutlaka tekrar göz atın; çünkü büyük ihtimalle burada bir sorun vardır. Bebeğinizin ağız köşesinden parmağınızı sokun, emzirmeye ara verin ve tekrar deneyin. Endişe etmeyin ve doğru pozisyona gelene kadar tekrar deneyin.

Emzirmeye başlamadan önce mutlaka ellerinizi yıkayın. Rahat bir koltukta dik oturun; ayaklarınızı ve belinizi destekleyin. Yatakta iseniz sırtınızı yastıklarla destekleyin. Bebeğinizi doğru pozisyonda emzirdiğinizden emin olun. Başarılı bir emzirme için en önemli faktörlerden biri onun doğru pozisyonda olduğudur. Emzirme süresince rahatlatıcı bir müzik dinleyip kitap okuyabilirsiniz. Göğüs uçlarınızı emzirme sonrası biraz anne sütü sağarak onunla silin ve kurumaya bırakın. Karbonatlı su kullanmayın. Elbiseleriniz emzirme için kolay açılabilir olsun. Evde rahatsız edilmeyeceğiniz bir yer oluşturun. Bazı zamanlarda bebeğinizi düşünün, sütünüzün artmasına yardım eder. Sigara ve alkol kullanmayın. Sütünüzün miktarını azaltabilir. Bebeğiniz ve sizin için faydalı değildir.

Bebeğinizi acıktığı her zaman emzirin. Anne sütü alan bebekler, mama ile beslenenlere göre daha sık emerler. Anne sütü çabuk sindirildiğinden mideden boşalması daha hızlı olur. Bu nedenle başlangıçta bebeğiniz 1–2 saat arayla emmek isteyebilir. 1–2 ay sonunda bebeğiniz gece daha fazla uyumaya başlayacak ve emme araları uzayacaktır.

Bebeğinizin acıktığını şöyle anlayabilirsiniz; Göğsünüze ilgi gösterir. Ağzını açar, aranır. Emme hareketleri yapar. Ağlar. Bazı bebekler uykulu olurlar ve uyanmakta zorluk çekerler. Eğer bebek emmek istemiyorsa ve son beslenmeden 3- 4 saat geçtiyse uyandırın ve emzirin.

Bu arada, çocuğunuzun babasından ve etrafınızda yardım alabileceğiniz herkesten yardım istemeyi ihmal etmeyin! Unutmayın ki, baba da emzirmek hariç bebeğinizle ilgili her türlü sorumluluğu alabilir. Eşinize de bu konuda fırsat tanıyıp, motive edin. Göreceksiniz, iyi niyet ve paylaşımla, siz de kısa zamanda mutlu ve sağlıklı bir aile olacaksınız.